Ev ve ofis ürünlerini gör
Ev/Ofis
Ürün serileri
Video Oyunlarında Kadınlar
Video oyunlarında kadınların nasıl temsil edildiği, son kırk yılda çok büyük ölçüde değişti. Bir zamanlar kadın karakterler çaresiz ama güzel görünen cisimler olarak resmedilirken, yeni bir güçlü ve bağımsız kadın kahraman nesli onların yerini aldı.
Başı dertte kadınlar
Kadın karakterler, ilk kez 1980’li yılların başında video oyunlarında gözüktüler. Ama bu dönemde, kendi zamanımızda gördüğümüz güçlü kadın karakterlerden eser yoktu. Başlıca oyun serileri ilk başta kullanılabilir kadın karakterler içermiyorlardı. Tek önemli istisnalar 1982’deki aynı adlı arcade oyunundaki Mrs. Pac-Man ve ünlü Metroid sagasından Samus Aran’dı. Ama Samus’un cinsiyeti de oyunun sonundaki sürprize kadar açıklanmıyordu. Ve sarı bir daireyi de güçlü bir kadın karakter olarak görebilmemiz tam olarak mümkün değil.
Kadınlar genel olarak başı dertte olan kadınlar olarak karşımıza çıkarken, oyunun erkek baş kahramanı da stereotip olarak naif ve zayıf olan kızı kurtarmak zorundaydı. Bu türden karakterlerin en büyük örneği, tesisatçı Mario tarafından kurtarılmak zorunda olan Princess Peach’ti. Bugünü temel alarak baktığımızda, kadınların temsil edilmesindeki çeşitlilik eksikliği şok edici duruyor. Video oyunlarında güçlü kadınların temsil edilmesine dair bir isteğin olduğu kuşku götürmez bir gerçektir.
Güçlü kadın baş kahraman - ve aşırı cinselleştirilmiş görünüm
1996 yılında, efsanevi Tomb Raider serisi video oyunlarında kadınlar için yeni bir çağ açtı. Birçok genç kadın için bu maceracı bir video oyununda oynayabilecekleri ilk kadın baş kahramandı. Lara Croft, kadınlar için bir öz güç kaynağı, feminist bir simge ve oyunlarda cinsiyet eşitliğine yönelik devasa bir adımdı. Çaresiz bir yan karakter değildi, tüm bir oyun serisinin güçlü baş karakteriydi ve hala da öyle. Bu devrimin sanal ortam dışında da etkileri oldu: Lara Croft, özellikle de Angelina Jolie tarafından iki filmde temsil edildikten sonra dünyadaki en popüler kurgusal karakterlerden biri oldu.
Bu arkeolog geniş çevrelerce sevilirken, aynı zamanda video oyunlarında kadınların resmedilmesi ile ilgili büyük bir sorunu da ön plana çıkarıyor: Kadınların aşırı cinselleştirilmesini. Lara Croft, aşırı büyük göğüsleri ve incecik bel hattı ile birlikte gerçekçi olmayan markalaşmış vücudu ile tanınıyor. Kadınları objeleştirmeye dair bir figür olmuş olabilir, ama buna rağmen gelecekteki video oyunlarında daha fazla kadın baş karakterler için alan açtı ve sayısız kadına ilham verip onları güçlendirdi.
Stereotiplerden arındırılmış özgür baş karakterler
Lara Croft’un sanal dünyayı fethetmesinin ardından yirmi yıl içinde çok daha fazla kadın baş karakter yaratıldı. Eğilim, objeleştirme yerine güçlü, bağımsız, akıllı, ama en önemlisi gerçekçi kadın kahramanlar yaratmaya kaydı.
Uncharted’tan Elena Fisher ya da Last of Us’ın kahramanı Ellie gibi ana karakterler, baskın gelen cinsiyet alışkanlıklarını yıktı ve iyi bir karakter yazma örneği gösterdi.
Fisher, en karmaşık bulmacaları çözebilen güçlü ve zeki bir kadın olarak resmediliyor. Ama aynı zamanda yumruğunu sakınmayan bağımsız bir savaşçı. Genç kadın Ellie ise kesinlikle hatasız bir kadın değil: Güçlü ama kırılgan. Hayatta kalma suçluluğu ve değersiz hissetmeyle baş etmeye çalışıyor ve bu sık sık fevri kararlar vermesine neden oluyor. Ama insanlığı kurtaracak bir çare bulmak için kendini feda etmekte çekinmediğinde de muazzam bir duygusal güç sergiliyor. Kötülerin kaleye kapattığı ilk kadın karakterlere kıyasla, video oyunlarındaki bu yeni kadın karakterler nesli erkek muadilleri ile eşitler ve zaman zaman bu erkeklerin önüne geçiyorlar.
Video oyunlarında kadın karakterleri dahil etmenin çeşitli yolları var. Kadınlar basit objeler olmaktan çıkıp, derinlikli ve gerçekçi kişiliklere sahip oldular. Video oyunlarına kattıkları şeyin yalnızca çekicilik ve erkeklerin fantezilerinin nesnesi olmaktan daha fazla olduğunu kanıtladılar. Ya da ünlü kaşif Lara Croft’un dediği gibi: “Olağandışı olan şey kim olduğumuz değil, ne yaptığımız.”